
Başkan Trump’ın One Big Beautiful Bill adlı yasa tasarısı, ABD borcuna 2,4 trilyon dolar ekleyerek yaklaşan borç krizini hızlandırabilir ve enflasyonu artırabilir.
Enflasyon ve doların değer kaybı, ABD ekonomisinde en az direnç gösterilen yol olmaya devam ediyor; bu da nakit ve tahvillerin reel değerini aşındırıyor.
Bitcoin, ancak kendi saklamanızda tutulursa bir koruma sağlayabilir, zira saklama hizmeti sunan platformlar, uzun süren bir finansal baskı döneminde ayakta kalamayabilir.
“Devalüasyonlar, genellikle borç krizleri sırasında oldukça ani şekilde gerçekleşir.” Milyarder hedge fon yöneticisi Ray Dalio’nun 2021’de kaleme aldığı The Changing World Order adlı kitabındaki bu alıntı, bugün belki de yazıldığı zamankinden daha sert yankı buluyor. Nedeniyse açık: ABD, bu sürece doğrudan ilerliyor olabilir.
ABD bütçe açığı 2024’te 6 trilyon doları aştı ve Hükümet Verimliliği Departmanı’nın (DOGE) eski başkanı Elon Musk’ın federal harcamaları azaltma çabaları başarısız oldu. Musk’ın vaat ettiği 2 trilyon dolarlık kesintinin sadece 180 milyar doları gerçekleştirilebildi. Faiz oranları yüzde 4,5 seviyesinde kalmayı sürdürüyor çünkü Federal Reserve, ticaret savaşının enflasyon üzerindeki etkisinden endişe ediyor. Şu anda 10 yıllık Hazine tahvili getirisi hala yüzde 4,35’in üzerinde seyrediyor.
Gerçekçi olalım: ABD borç sarmalı derinleşiyor. Üstelik bu sürecin muhtemel tetikleyicisi olan yasa tasarısı, 22 Mayıs’ta Temsilciler Meclisi’nden geçti ve şu anda Senato’da beklemede.
“Big Beautiful Bill” enflasyonu artıracak
The Big Beautiful Bill, mayıs başından bu yana manşetlere çıkıyor ve ünlü dostlukları bozuyor. Bin 100 sayfayı aşan yasa tasarısı, 2017 dönemine ait vergi indirimlerinin uzatılması, önceki Başkan Biden’ın yeşil enerji teşviklerinin kaldırılması ve Medicaid ile SNAP yardımları için daha sıkı uygunluk şartları gibi geçmiş Cumhuriyetçi politikaların “en iyilerini” bir araya getiriyor. Tasarı ayrıca göçmenlik uygulamalarını geniş ölçüde artırıyor ve borç tavanını 5 trilyon dolar yükseltiyor.
Partiler üstü çalışan Kongre Bütçe Ofisi’ne (CBO) göre, bu yasa tasarısı federal geliri 10 yılda 3,67 trilyon dolar azaltırken, harcamalarda yalnızca 1,25 trilyon dolarlık düşüş sağlayacak. Bu da, neredeyse 37 trilyon dolara ulaşan mevcut borca net 2,4 trilyon dolar daha ekleneceği anlamına geliyor. Bir diğer bağımsız kuruluş olan Sorumlu Federal Bütçe Komitesi ise, faiz ödemeleri de hesaba katıldığında yasa tasarısının 10 yıldaki maliyetinin 3 trilyon dolara çıkabileceğini; geçici vergi indirimlerinin kalıcı hale gelmesi durumunda ise bu rakamın 5 trilyona kadar yükselebileceğini belirtiyor.

Tasarıyı destekleyen bazı kişiler, vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandırarak kendi kendini finanse edeceğini savunuyor. Ancak 2017’deki vergi kesintilerinin ardından yaşanan deneyim, olumlu ekonomik etkiler dahil edildiğinde bile, bu düzenlemelerin federal açığı 10 yılda neredeyse 1,9 trilyon dolar artırdığını gösterdi.
Rakamlar önemli ama olup biten, birkaç trilyon dolardan çok daha büyük. Wisconsin Senatörü Ron Johnson’ın ifade ettiği gibi:
Bütçe açıkları ve borcun oluşturduğu sarmal çoktan ABD ekonomisini içine çekti ve bu gidişatı tersine çevirecek güvenilir bir plan yok.
ABD bu borçtan büyüyerek çıkamaz
Bazıları, ABD’nin mucizevi şekilde “büyüyerek bu sorundan kurtulacağını” iddia ediyor. Ancak 21st Capital’in kurucu ortağı Sina’nın X’te belirttiği gibi:
2025’in ilk çeyreğinde GSYİH büyümesi yüzde -0,3 olarak kaydedildi ve Federal Reserve, ikinci çeyrek büyümesini yüzde 3,8 olarak tahmin ediyor. Böyle bir senaryo gerçekçi değil.

Harvard’lı ekonomist Kenneth Rogoff’un Financial Times’ta yazdığına göre, açıkların Trump’ın görev süresi boyunca GSYİH’nin yüzde 7’sinden fazla olması bekleniyor.
Artık mümkün olan tek büyümenin nominal olduğu anlamına geliyor.
Ray Dalio kitabında, hükümetlerin borç krizlerinde kullanabileceği dört aracı sıralıyor: kemer sıkma, temerrüt, yeniden dağıtım ve para basımı. İlk üçü acı verici ve siyasi açıdan maliyetli. Dördüncüsü olan para basımı ve devalüasyon ise açık ara en olası seçenek. Sessiz, belirsiz ve kolayca teşvik olarak gösterilebilir. Aynı zamanda tasarruf sahiplerini, tahvil sahiplerini ve fiat para birimine bağlı herkesi yok eder. Dalio şöyle yazdı:
Anahtar senin değilse coin de senin değildir
Bitcoin tam da burada devreye giriyor: Spekülatif bir yatırım olarak değil, ABD borç krizine karşı bir parasal sigorta poliçesi olarak.
ABD borcunu enflasyon yoluyla eritmeye karar verirse, nominal tahviller ve nakit paranın reel değeri eriyecek. Yapay olarak bastırılmış faiz oranları ve kurumların zorla tahvil alması, reel getirileri daha da negatife itebilir.
Bitcoin, bu sonuca karşı koymak üzere tasarlanmıştır. Sabit arzı ve devlet para politikalarından bağımsız yapısıyla itibari paranın sağlayamayacağı şeyi, yani finansal baskıdan ve para birimi erozyonundan bir sığınak sunar. Üstelik sunduğu getiri, tahvilleri gölgede bırakabilir. Bitwise analistlerinin belirttiği gibi, Bitcoin’in kıtlığı ve dayanıklılığı, onu mali istikrarsızlıktan fayda sağlayabilecek benzersiz bir konuma yerleştiriyor.
Ancak her Bitcoin benimsenmesi aynı değildir. Kriz senaryosunda, hükümet “ekonomik istikrar” adına finansal baskıyı gerekçelendirebilirken saklama riskleri yüksektir. ETF’ler ve diğer saklama hizmetleri, kullanıcılara geri ödeme yapamayabilir. Gerçek koruma yalnızca kendi saklamanızda, soğuk cüzdanlarda, özel anahtarlarda ve tam denetimde bulunur.
Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.